Serçe yüreklim!
Gölgeler düşerken bir bir şehrin öteki yüzüne; umut vadeden harelerin, karanlığa meyyal nazarlara boğulmuş sanki! Sımsıkı göz yumduğum korkularıma uyanmak adına, koskoca sabırsızlıklarla saydığım saniyelerin ardından sonlanmalı kavuşmak bilmeyen saklambaçlar.. Ve bitsin istiyorum artık sonu çıkmazlara varan köşe kapmacalar! Sen yine de bana çıkan tek yokuş olarak kal, aşkın rengiyle boyanan tarih kokan varoşlarda..
Sûveyda..
Öyle ya! Bir kez ölmek evladır her gün tekrar-tekrar ölmekten! Yüreğim; kalburüstü.. araf’a seyrediş.. ıssız kelimeler diyarı.. terk-edilmiş mezarlar yığını.. Uçsuz-bucaksız çukurlara gömülmüş; azap sesleri gibi yükseliyor her bir derinliklerden feryadı kuşanmış kelimeler.. Kim demiş ölüler konuşmaz diye? Yazıyor olmak konuşmak değildir hem. Daha avaz avaz haykırışlar savurmadım ki aleme.. Bu serzeniş; üzerime topraklar attığın mezar yığınlarından dile gelen bir yok-oluş öyküsüdür sadece.. Acıyacaksa eğer sol yanın, dinlemesen de olur hezeyan dolu azaplarım..
Bak yine hüzün çöktü üşüyen yüreğime, seherin ayazı mütefekkir hislerime şahitlik eder iken. Evet, kalemim bile biliyor, yüreğim sızlıyor! Acılar, kederler içimde büyüyor.. Sensizlik ey yâr! Beni dikenler sarmalında yokluğa sürüklüyor.. Acılar acıyor, kederler içimde büyüyor..
Geceler ki vurgun, geceler ki yorgun sana yâr..
Yine bir gece vaktiydi; oturdum aşk’ın ufkunda, saldım ayaklarımı semanın ucundan, yıldızlar uzattım sana.. Hüzün kokuyor iken kelimeler, firakın matemidir süzülen; hece hece, demli gözlerden..
Bakma ki; ben sevdaların değil! kederlerin adamıyım. Beni aşk değil, hüzün nerede görse tanır sûveyda! Öyle ya; ıstırabım yaman! gözyaşlarım aman’dır.. Varlık ile yokluk arasında bir yaşamdır. Memat yoldaş olmuş, kan akıtmazdır! Ketumlaşmış a’zam, feryadım uzun zamandır..
Ölümü içimde erittiğim günler de oldu ağırlaştırılmış müebbet yediğim sayfalarda sana.. Felekler adedince doruğunda olduğum da oldu hem hüzünlerin.. Ey gönlümdeki güzellik! Sessiz bir anı olarak kalacak hep, birliktesizliğimizin acısı. Çiğneğipte ruhumu, ezip geçtiğin cesedimin hatrına haykırmak istiyorum, haykırmak umutlar biriktirdiğim gökyüzüne..
ey kalb-i hazinim! neden
ahüzar edip duruyorsun?
elem-zede gönlün ile
çeşmigiryan ediyorsun!
sûveyda